
Günlük diş bakımınızı düzenli olarak yapıyor olabilirsiniz: Dişlerinizi fırçalıyor, diş ipi kullanıyor, hatta ağız gargarasıyla tamamlıyorsunuz. Ancak tüm rutine rağmen aynaya baktığınızda dişlerinizin arasında veya diş eti kenarlarında sarımsı, kahverengimsi bir tabaka fark ettiğiniz oldu mu? O tabaka büyük olasılıkla diş taşıdır. Peki, diş taşları neden oluşur, nasıl önlenir ve ağız sağlığımıza ne gibi zararlar verir?
Diş taşı, tıbbi adıyla kalkülüs (calculus), dişler üzerinde zamanla biriken ve sertleşen bakteri plağının mineralize olmuş halidir. Başlangıçta yumuşak bir tabaka şeklinde diş yüzeyine tutunan plak, tükürükte bulunan kalsiyum ve fosfat gibi minerallerle etkileşime girdiğinde sertleşir. Süreç sonunda diş taşına dönüşür.
Diş taşı genellikle şu bölgelerde oluşur:
-Diş eti hattı boyunca
-Diş aralarında
-Özellikle alt ön dişlerin iç yüzeyinde (tükürük bezine yakın olduğu için bölge daha risklidir)
-Diş eti altı bölgelerde (subgingival taş)
Görünümü genellikle sarı, kahverengi veya gri tonlarındadır. Yüzey serttir, fırçalama veya diş ipiyle temizlenemez. O nedenle yalnızca profesyonel bir diş taşı temizliği ile uzaklaştırılabilir.
Diş taşının oluşum süreci, aslında oldukça sistematik bir biyolojik döngünün sonucudur.
Plak Oluşumu: Her gün yemek yediğimizde, içtiğimizde veya tükürüğümüz doğal olarak diş yüzeyinde ince bir tabaka (pelikül) bırakır. Tabaka, bakterilerin tutunması için zemin hazırlar. Gün içinde biriken bakteri kolonileri ve besin artıkları birleşerek plak tabakasını oluşturur.
Plak Sertleşmesi: Eğer plak düzenli olarak diş fırçalama ve diş ipi kullanımıyla temizlenmezse, tükürükteki minerallerle birleşir. Özellikle kalsiyum, fosfat ve karbonat iyonları plağın yapısına girerek sertleşmesine neden olur.
Diş Taşına Dönüşüm: Ortalama olarak 24–72 saat içinde plak sertleşmeye başlar. Yaklaşık 10–14 gün içerisinde tamamen mineralize olmuş diş taşına dönüşür. Sert yapı artık mekanik fırçalamayla çıkarılamaz hale gelir.
Diş taşının oluşumuna katkıda bulunan birçok faktör vardır. Bunların bir kısmı bireysel alışkanlıklarla ilgilidir, bir kısmı ise biyolojik ya da çevresel faktörlerden kaynaklanır.

Diş taşını sadece estetik bir sorun olarak görmek büyük bir yanılgıdır. Çünkü diş taşı, ağız içi hastalıkların temel tetikleyicisidir.
Diş taşı, diş eti hattında bakterilerin sürekli varlığını sağlar. Bakteriler toksin üreterek diş etini tahriş eder. Kızarıklık, kanama, şişlik ve hassasiyet gibi belirtilerle kendini gösterir.
Tedavi edilmeyen diş eti iltihabı zamanla periodontitise dönüşür. Bu durumda diş taşları diş eti altına kadar ilerler, kemik dokusuna zarar verir ve diş kaybına yol açabilir.
Diş taşının yüzeyinde biriken bakteriler kötü kokuya neden olan bileşikler üretir. Ağız kokusunun en yaygın sebeplerinden biri diş taşıdır.
Diş taşları zamanla kahverengiye veya siyaha dönebilir. Bu durum estetik açıdan rahatsız edici bir görüntüye neden olur ve gülüşün doğal parlaklığını kaybettirir.
Diş taşının diş eti hattında oluşturduğu baskı, diş eti çekilmesine yol açabilir. Açığa çıkan diş kökleri soğuk, sıcak veya asitli yiyeceklere karşı hassas hale gelir.

Diş taşının evdeki yöntemlerle çıkarılması mümkün değildir. Profesyonel diş taşı temizliği (detartraj) işlemi, sert birikintilerin özel ultrasonik cihazlarla titreşim yoluyla kırılarak diş yüzeyinden uzaklaştırılmasını sağlar. İşlem ağrısızdır, diş minesine zarar vermez ve ortalama 30–45 dakika sürer. Bazı durumlarda diş taşı temizliğinin ardından polisaj (diş parlatma) işlemi uygulanır. Bu sayede diş yüzeyi pürüzsüzleşir ve bakterilerin yeniden tutunması zorlaşır.
-Diş taşı oluşumunu tamamen engellemek mümkün olmasa da oluşum sürecini büyük ölçüde yavaşlatmak mümkündür.
-Antibakteriyel içerikli gargaralar, bakteri birikimini azaltır.
-Dişlerinizi günde en az 2 kez fırçalanmalıdır. Özellikle sabah kahvaltıdan sonra ve gece yatmadan önce fırçalama ihmal edilmemelidir.
-6 ayda bir diş taşı temizliği yaptırmak, ağız sağlığınızı korumanın en etkili yoludur.
-Diş fırçasının ulaşamadığı ara yüzlerdeki plakları diş ipiyle temizlenmelidir.
-Lifli sebzeler, meyveler ve bol su tüketmek tükürük akışını destekler. Şekerli ve asitli gıdalardan kaçınılmalıdır.
-Sigara ve tütün ürünlerinden uzak durulmalıdır. Sadece diş taşını değil, diş eti hastalıklarını da tetikler.
Diş taşı, genellikle “basit bir renk değişimi” olarak görülse de zamanla diş eti çekilmesi, kemik kaybı ve hatta diş kaybına kadar ilerleyebilen ciddi bir sürecin başlangıcıdır. O nedenle diş taşıyla mücadelede en etkili yol, önlem almak ve düzenli profesyonel temizlik yaptırmaktır.