Günlük yaşamın akışında bir anda beliren keskin bir diş ağrısı, tüm planları altüst edebilir. Uykusuz geçen geceler, yemek yerken yaşanan zorluklar, hatta bazen konuşma sırasında dahi hissedilen sızılar. Diş ağrısı, birçok insanın hayatında en az bir kez deneyimlediği, oldukça rahatsız edici bir durumdur. Ancak ağrının ardında yatan nedenler sanıldığından çok daha çeşitlidir.
Diş ağrısı, bir veya birden fazla dişin iç yapısında veya çevre dokularında meydana gelen iltihaplanma, hasar ya da tahrişe bağlı olarak oluşan rahatsızlık hissidir. Ağrı keskin, zonklayıcı, sürekli ya da aralıklı olabilir. Ağrının tipi ve şiddeti, altında yatan sebebe göre değişiklik gösterir.
Dişin iç yapısında yer alan pulpa adı verilen dokuda sinirler bulunur. Sinirlerin uyarılması veya iltihaplanması, ağrının temel nedenlerinden biridir. Peki, uyarılmalara ve ağrılara neler sebep olur?
Ağrının en yaygın nedenlerinden biri diş çürükleridir. Çürükler, bakterilerin diş minesini aşındırarak daha derin tabakalara ulaşmasıyla oluşur. Erken dönemde çürükler genellikle ağrı yapmaz; ancak ilerleyip dentin ve pulpa tabakasına ulaştığında şiddetli ağrılara neden olabilir.
Özellikle tatlı veya soğuk yiyeceklerle temas sonrası hissedilen ani sızı, çürüğün sinir dokusuna yaklaştığının habercisidir. Tedavi edilmediği takdirde enfeksiyon ilerleyebilir ve diş kaybına yol açabilir.
Diş etlerinde meydana gelen iltihaplanmalar da diş ağrısına neden olabilir. Gingivitis, diş eti dokusunun yüzeysel iltihabıdır ve genellikle kanama, kızarıklık ve hafif ağrıyla seyreder. Periodontitis ise daha ileri düzeyde bir enfeksiyondur ve diş etinin altındaki kemik dokulara kadar ilerleyebilir.
Bu tür hastalıklarda dişin kendisi değil, çevre dokular ağrır. Diş eti çekilmesi, dişin hassaslaşmasına ve kök yüzeyinin açığa çıkmasına neden olabilir. Sıcak-soğuk hassasiyetini artırır.
Stres, uyku bozuklukları veya yanlış kapanış gibi nedenlerle bireyler farkında olmadan dişlerini sıkabilir ya da gıcırdatabilir. Bu durum dişlerde aşınma, çatlak veya kırık oluşmasına neden olurken, çene kaslarında da yoğun bir baskı yaratır.
Bruksizm kaynaklı ağrılar genellikle sabah saatlerinde daha belirgindir ve çene eklemiyle birlikte şakaklara da yayılabilir. Ayrıca dişlerde sızlama, aşırı hassasiyet ve yorgunluk hissi de görülür.
Asitli içecekler, aşındırıcı diş macunları veya sert fırçalama alışkanlıkları zamanla diş minesinin incelmesine neden olabilir. Mine tabakasının zayıflaması, dentin dokusunun açığa çıkmasına ve hassasiyet oluşmasına yol açar.
Hassasiyet zamanla ağrıya dönüşebilir ve özellikle sıcak-soğuk değişimlerinde rahatsız edici boyutlara ulaşabilir. Mine kaybı genellikle geri dönüşsüzdür ve restoratif tedavilerle desteklenmesi gerekir.
Dişin içindeki sinir dokusunun iltihaplanması anlamına gelen pulpitis, şiddetli ve zonklayıcı ağrılara yol açabilir. Genellikle ileri düzey çürüklerin veya travmaların bir sonucudur. Başta hafif başlayan ağrılar zamanla artar ve gece uyandıracak kadar yoğunlaşabilir.
Tedavi edilmezse, iltihap diş kökünden çene kemiğine yayılabilir ve apse oluşumuna neden olabilir. Yaşanan durum ciddi enfeksiyonlara ve genel sağlık sorunlarına kadar gidebilir.
Apseler, bakteriyel enfeksiyonların sonucu olarak diş kökü çevresinde veya diş eti cebinde oluşan irin birikimleridir. Apseli bir diş genellikle şiddetli, zonklayıcı ve sürekli bir ağrı yapar. Aynı zamanda yüzün şişmesi, ateş, halsizlik gibi sistemik belirtiler de görülebilir.
Ağrı, çiğneme sırasında artar ve bazen kulak, boyun veya çene altına yayılabilir. Acil müdahale gerektiren durumlardan biridir.
Düşme, çarpma veya sert cisimlerin ısırılması sonucu dişlerde çatlak veya kırık meydana gelebilir. Bu tür travmalar anında ağrıya neden olabileceği gibi, zaman içinde enfeksiyona bağlı ağrıya da yol açabilir.
Travma sonucu oluşan mikro çatlaklar, özellikle çiğneme sırasında ağrı yapabilir. Çatlağın boyutu büyüdükçe tedavi süreci daha karmaşık hale gelir.
Özellikle 20’lik dişler (akıl dişleri) çene yapısına tam olarak sığamadığında gömülü kalabilir. Dişler çevre dokularda baskı oluşturur ve iltihap gelişimine zemin hazırlar. Gömülü diş kaynaklı ağrılar çene kemiği boyunca yayılabilir, kulak ağrısı ve baş ağrısı ile karıştırılabilir.
Bazı durumlarda gömülü dişin alınması, ağrının kalıcı olarak çözülmesi için tek seçenektir.
Her ne kadar doğrudan dişle ilgili olmasa da, sinüs enfeksiyonları da diş ağrısıymış gibi hissedilebilir. Özellikle üst çenede yer alan arka dişler, sinüs boşluklarına çok yakındır. Sinüzit nedeniyle bölgedeki basınç arttığında, arka dişlerde yaygın bir ağrı hissedilir.
Sinüs kaynaklı diş ağrısı genellikle birkaç dişte birden hissedilir ve baş hareketleriyle birlikte artış gösterebilir.
Bazı durumlarda diş çekimi sonrası ya da kanal tedavisi gibi işlemler sonrasında bölgede geçici ağrılar oluşabilir. Ağrılar genellikle iyileşme sürecinin bir parçasıdır ve birkaç gün içinde azalarak geçer.
Ancak, ağrı giderek artıyorsa ya da şiddetleniyorsa, işlem bölgesinde enfeksiyon gelişmiş olabilir ve diş hekimi kontrolü şarttır.
Diş ağrılarından korunmak için düzenli ağız ve diş bakımının yapılması büyük önem taşır.
-Günde en az iki kez diş fırçalama
-Diş ipi kullanımı ile ara yüz temizliği
-Asitli içeceklerden ve şekerli gıdalardan uzak durmak
-Düzenli diş hekimi kontrolleri (6 ayda bir)
-Gece plağı kullanımı (bruksizm için)
-Sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durmak
Diş ağrısı, vücudun verdiği önemli bir uyarıdır. Geçici çözümlerle ağrıyı bastırmak yerine, altında yatan nedeni anlamak ve profesyonel yardım almak gerekir. Erken teşhis edilen birçok diş sorunu daha basit yöntemlerle çözülebilirken, ertelenen problemler hem sağlık açısından hem de ekonomik olarak daha büyük sorunlara dönüşebilir.
Sağlıklı bir ağız, genel sağlığın ayrılmaz bir parçasıdır. O nedenle, diş ağrılarını hafife almadan, uzman bir diş hekimine danışmak en doğru adım olacaktır.