
Birçok ebeveynin aklında şu soru vardır: “Zaten dökülecek olan süt dişine neden dolgu yaptırayım?” Soru ilk bakışta mantıklı görünse de, diş hekimlerinin yanıtı nettir: Evet, süt dişleri için dolgu gerekebilir. Çünkü süt dişleri yalnızca geçici birer “yer tutucu” değil, çocuğun çiğneme, konuşma, estetik görünüm ve daimi dişlerin sağlıklı çıkışı açısından büyük öneme sahiptir.
Süt dişleri, ağızda kalma süreleri boyunca çocuğun beslenmesini sağlar, çene gelişimini yönlendirir ve kalıcı dişlerin doğru pozisyonda sürmesine yardımcı olur. Dolayısıyla dişlerde oluşan çürükler sadece kısa vadeli bir rahatsızlık değil, ileride ciddi ortodontik veya fonksiyonel sorunların da habercisi olabilir.
Süt dişleri, yapısal olarak kalıcı dişlere göre daha ince mine ve dentin tabakasına sahiptir. Bu nedenle dış etkenlere karşı daha hassastırlar. Özellikle:
-Yanlış beslenme alışkanlıkları (sık şekerli atıştırmalar, gece süt içip diş fırçalamamak),
-Yetersiz ağız hijyeni,
-Biberon çürüğü (özellikle gece beslenmeleri sonrasında dişlerin temizlenmemesi),
-Ailede çürük eğilimi
gibi faktörler süt dişlerinde çürüklerin erken dönemde başlamasına neden olabilir.
Çürükler kısa sürede derinleşebilir ve dişin iç kısmındaki sinire ulaşarak ağrı, iltihap veya apseye yol açabilir.
Süt dişlerinin düşme zamanı genellikle 6 ila 12 yaş arasındadır. Ancak süreçte dişler ağızda yıllarca aktif görev yapar. Eğer bir süt dişi çürüyüp erken kaybedilirse:
-Yer tutucu işlevini kaybeder ve kalıcı diş, doğru pozisyonda çıkamaz.
-Komşu dişler boşluğa kayar, ileride ortodontik bozukluklara neden olur.
-Çiğneme bozulur, sindirim sorunlarına ve beslenme güçlüğüne yol açabilir.
-Dilde ve konuşmada pelteklik (örneğin “s” veya “t” seslerini çıkaramama) gelişebilir.
-Ağrı ve enfeksiyon, çocuğun genel sağlık durumunu ve psikolojisini olumsuz etkiler.
Dolayısıyla, “nasıl olsa düşecek” diye tedavi edilmeden bırakılan bir süt dişi, hem çocuğun yaşam kalitesini düşürür hem de ileride ortodontik tedavi masraflarını artırabilir.
Dolgu gerekliliği, çürüğün boyutuna ve derinliğine bağlıdır. Diş hekimi muayenesi sonrasında genellikle şu durumlarda dolgu önerilir:
-Çürük yalnızca mine ve dentin tabakasındaysa, sinire ulaşmamışsa,
-Dişin yapısı hâlâ kurtarılabilir durumdaysa,
-Dişin düşmesine uzun süre varsa (örneğin kalıcı dişin çıkmasına 1 yıldan fazla varsa).
Eğer çürük ilerlemiş ve dişin sinir dokusuna ulaşmışsa, o zaman kanal tedavisi (pulpotomi veya pulpektomi)gerekebilir. Çok ileri vakalarda ise dişin çekilmesi ve yer tutucu uygulanması tercih edilir.
Süt dişlerine uygulanan dolgu işlemi, yetişkin dişlerine benzese de kullanılan materyaller ve teknikler farklı olabilir. Aşamalar genellikle şöyledir:
İşlem genellikle 15–30 dakika sürer ve çocuk açısından travmatik olmayan bir süreçtir.

Birçok ebeveyn dolgunun estetik veya geçici bir çözüm olduğunu düşünür; oysa dolgu, çocuğun diş sağlığını uzun vadede koruyan önemli bir yatırımdır.
-Dişin ömrünü uzatır.
-Ağrıyı ve enfeksiyonu önler.
-Çiğneme fonksiyonunu geri kazandırır.
-Kalıcı dişin düzgün sürmesine yardımcı olur.
-Çocuğun diş hekimine olan korkusunu azaltır (erken dönemde ağrısız deneyim).
Süt dişi dolgularının ömrü, çocuğun yaşı, ağız hijyeni ve dolgunun türüne bağlı olarak değişir. Ortalama:
Cam iyonomer dolgular 1–3 yıl dayanabilir.
Kompozit dolgular 3–5 yıl kadar kalıcı olabilir.
Ancak düzenli diş hekimi kontrolleri yapılmazsa, dolgu kenarlarından yeniden çürük gelişebilir. Bu yüzden her 6 ayda bir pedodontist kontrolü önerilir.
Evet, eğer çürük dişin sinirine ulaşmışsa, klasik dolgu yeterli olmaz. Bu durumda:
Pulpotomi: Sadece dişin üst kısmındaki sinir alınır.
Pulpektomi: Tüm sinir dokusu çıkarılır ve kanal doldurulur.
Tedavilerle diş ağızda uzun süre sağlıklı şekilde kalabilir. Böylece hem çocuğun çiğneme dengesi hem de kalıcı dişin çıkış yönü korunmuş olur.
Tedavi sonrası dikkat edilmesi gereken bazı basit ama önemli noktalar vardır:
-Anestezi etkisi geçene kadar çocuk bir şey yememeli (dilini veya yanağını ısırabilir).
-İlk 24 saatte çok sert ve yapışkan gıdalardan kaçınılmalı.
-Günlük diş fırçalama alışkanlığı aksatılmamalı.
-Şekerli yiyecek ve içecekler azaltılmalı.
-Belirli aralıklarla kontrol randevuları aksatılmamalı.
Ebeveynlerin en büyük rolü burada başlar: Çocuğun ağız hijyenini alışkanlık haline getirmesine yardımcı olmak.

Her ne kadar dolgu bir çözüm olsa da, en ideal yaklaşım çürüğü oluşmadan engellemektir. Bunun için diş hekimleri şu önlemleri önerir:
Fissür örtücü (sealant) uygulamaları: Arka dişlerin çukur kısımlarına yapılan koruyucu kaplamalar.
Flor uygulamaları: Diş minesini güçlendirir.
Doğru beslenme alışkanlıkları: Şeker tüketimini azaltmak ve su içmeyi artırmak.
Düzenli diş kontrolleri: 6 ayda bir yapılmalı.
Koruyucu uygulamalar sayesinde süt dişlerinin çürüme riski büyük oranda azaltılabilir.
-Çocuğunuzun ilk diş hekimi ziyareti 1 yaşında veya ilk dişi çıktığında olmalıdır.
-Diş fırçalama alışkanlığı ilk dişten itibaren kazandırılmalı.2–6 yaş arası çocuklarda ebeveyn yardımıyla fırçalama önerilir.
-Diş ipi kullanımı özellikle arka dişler arasında çok önemlidir.
-Gece biberon alışkanlığı varsa, süt sonrası su verilerek ağız temizlenmelidir.