Ağız ve diş sağlığı, genel sağlığımızın ayrılmaz parçasıdır. Çoğu zaman yalnızca estetik kaygılarla dişlerimizi beyaz ve düzgün görmek isteriz; ancak ağız hijyeni bundan çok daha fazlasını ifade eder. Çünkü düzenli ve doğru yapılmayan ağız bakımı yalnızca dişlerde çürük ya da kötü kokuya sebep olmakla kalmaz, aynı zamanda diş etlerinde de ciddi hasarlara yol açabilir. Diş etleri, dişlerin sağlıklı bir şekilde ağızda sabit durmasını sağlayan ve ağız içi dokulara koruma kalkanı oluşturan hayati bir yapıdır. Kötü ağız hijyeni, savunma hattını zayıflatır ve zamanla geri dönüşü zor hatta imkânsız sorunlara sebep olabilir.
Diş etleri (gingiva), dişleri çevreleyen ve çene kemiğini kaplayan yumuşak dokulardır. Görevi yalnızca estetik bir görünüm sağlamak değil, aynı zamanda dişleri dış etkenlere karşı korumaktır. Sağlıklı bir diş etinin özellikleri aşağıda yer almaktadır.
-Açık pembe renklidir.
-Dişe sıkıca yapışıktır,
-Fırçalama sırasında kolay kolay kanamamaktadır.
-Düzgün ve portakal kabuğu görünümüne benzer yüzeye sahiptir.
Diş etleri, bakteri ve gıda artıklarıyla sürekli temas hâlindedir. Düzenli fırçalama, diş ipi kullanımı ve gargara gibi hijyen uygulamaları yapılmadığında bölgede bakteri plağı birikir. Kötü ağız hijyeninin yol açtığı sorunların başlangıç noktası tam olarak budur.
Diş eti hastalıkları genellikle yavaş ilerler ve ilk aşamada fark edilmeyebilir. Ancak kötü ağız hijyeninin yarattığı küçük sinyalleri göz ardı etmemek gerekir.
Diş eti kanaması: Özellikle fırçalama veya sert yiyecek tüketimi sırasında kanama.
Şişlik ve kızarıklık: Sağlıklı diş etinin aksine daha kırmızı ve ödemli görünüm.
Ağız kokusu (halitozis): Bakteri birikiminin artmasıyla ortaya çıkan kronik koku.
Hassasiyet: Soğuk, sıcak veya asidik yiyeceklere karşı artan duyarlılık.
Belirtiler çoğu zaman hafife alınır. Oysa o noktada erken önlem alınmadığında, sorun yalnızca diş etleriyle sınırlı kalmaz; dişlerin kaybına kadar ilerleyen ciddi sonuçlar doğurabilir.
Kötü ağız hijyeninin diş etlerinde en sık yol açtığı rahatsızlık gingivitis yani diş eti iltihabıdır. Gingivitis, bakteri plağı ve tartar birikimiyle başlar. Fırçalanmayan diş yüzeylerinde biriken bakteriler, toksinler salgılar ve bu da diş etlerinde iltihaplanmaya sebep olur.
-Diş etlerinde kızarıklık,
-Fırçalarken kanama,
-Hafif ağrı veya hassasiyet,
-Kötü ağız kokusu gingivitisin en önemli belirtileridir. İyi haber ise bu evrede sorun geri döndürülebilirdir. Düzenli fırçalama, diş ipi ve profesyonel diş taşı temizliği ile gingivitis tamamen ortadan kaldırılabilir. Ancak ihmal edilirse bir sonraki evreye, yani periodontitise dönüşebilir.
Gingivitis tedavi edilmediğinde periodontitis adını verdiğimiz daha ileri bir hastalığa dönüşür. Bu aşamada iltihap yalnızca diş etleriyle sınırlı kalmaz, aynı zamanda dişleri destekleyen kemik dokusuna da yayılır.
Periodontitisin belirtileri aşağıdadır.
-Diş etlerinde sürekli şişlik ve morumsu renk,
-Şiddetli ve kendiliğinden kanamalar,
-Diş etlerinde çekilmeler,
-Yoğun ve kalıcı ağız kokusu.
-Dişlerde sallanma, aralanma,
Periodontitis geri döndürülemez bir süreçtir. Tedaviyle hastalık ilerlemesi yavaşlatılabilir ancak kaybedilen kemik dokusu geri kazanılamaz. İlerlemiş vakalarda diş kaybı kaçınılmazdır.
Kötü ağız hijyeni sadece diş etlerine zarar vermez; aynı zamanda genel sağlığımızı da etkiler. Yapılan bilimsel araştırmalar, diş eti hastalıklarıyla birçok sistemik hastalık arasında bağlantı olduğunu göstermektedir.
Kalp-damar hastalıkları: Diş eti iltihapları, kan dolaşımına karışan bakteriler nedeniyle damar sertliği riskini artırabilir.
Diyabet: Kontrolsüz diyabet, diş eti hastalıklarını ağırlaştırırken; periodontitis de kan şekeri kontrolünü zorlaştırır.
Hamilelikte riskler: Kötü ağız hijyeni, erken doğum veya düşük doğum ağırlıklı bebek riskini artırabilir.
Bağışıklık sistemi zayıflığı: Kronik iltihap vücudun genel direncini düşürebilir.
Dolayısıyla diş eti sağlığı yalnızca ağız içinde kalmayan, tüm organizmayı etkileyen bir unsur olarak değerlendirilmelidir.
Birçok kişi ağız hijyenini sağladığını düşünse de bazı küçük ihmaller büyük sorunlara yol açabilir.
-Dişleri günde 2 kez yerine yalnızca 1 kez fırçalamak,
-Fırçalamayı hızlı ve yüzeysel yapmak,
-Diş ipi veya arayüz fırçası kullanmamak,
-Aynı diş fırçasını uzun süre kullanmak,
-Ağız gargarasını yalnızca nefes tazelemek için tercih etmek,
-Şekerli ve asitli yiyecekleri sık tüketmek,
-Düzenli diş hekimi kontrolünü ihmal etmek.
Alışkanlıkların değiştirilmesi, diş eti sağlığını korumak için kritik bir adımdır.
Kötü ağız hijyeninin diş etlerine zarar vermesini engellemek için günlük hayatımıza ekleyebileceğimiz bazı basit ama etkili uygulamalar vardır:
Düzenli fırçalama: Günde en az 2 kez, doğru teknikle ve uygun fırça ile dişleri temizlemek.
Diş ipi kullanımı: Fırçanın ulaşamadığı bölgelerdeki bakteri plağını temizlemek.
Ağız gargarası: Antiseptik içerikli ürünlerle ağız içini desteklemek.
Sağlıklı beslenme: Şeker ve asit tüketimini sınırlamak, kalsiyum ve vitamin açısından zengin besinlere yönelmek.
Sigara ve alkol tüketimini azaltmak: Alışkanlıklar diş eti hastalıklarının ilerlemesini hızlandırır.
Düzenli diş hekimi kontrolleri: Yılda en az 2 kez profesyonel temizlik yaptırmak.
Kötü ağız hijyeninin diş etlerine etkisi, basit bir kanama ya da kötü kokudan çok daha fazlasını ifade eder. Başlangıçta küçük belirtilerle ortaya çıkan sorun, ilerleyen aşamalarda periodontitis gibi ciddi hastalıklara dönüşebilir ve diş kaybına kadar giden bir süreci tetikleyebilir. Üstelik yalnızca ağız sağlığımızı değil, kalp-damar sisteminden bağışıklığa kadar tüm vücudumuzu etkileyen zincirleme sonuçlar doğurabilir.